İTÜ Maden Fakültesi ve MATAM Grubu'ndan Orta Marmara Sırtı Depremi Ön Raporu

İTÜ Maden Fakültesi ve MATAM Grubu'ndan Orta Marmara Sırtı Depremi ön raporu, risk değerlendirmeleri ve alınacak önlemler hakkında detaylı bilgi sağlar.

Mayıs 7, 2025 - 12:34
 0  0
İTÜ Maden Fakültesi ve MATAM Grubu'ndan Orta Marmara Sırtı Depremi Ön Raporu

İTÜ ve MATAM'dan Orta Marmara Sırtı Depremi Hakkında Kritik Rapor

İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Maden Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mustafa Kumral’ın liderliğinde ve Prof. Dr. Cenk Yaltırak, Prof. Dr. Seda Yolsal Çevikbilen, Doç. Dr. Tuna Eken, Prof. Dr. Hülya Kurt, Doç. Dr. Beyza Taşkın ve Dr. Murat Şahin gibi uzmanlardan oluşan Afet Yönetimi Uygulama ve Araştırma Merkezi (MATAM) ekibi tarafından hazırlanan kapsamlı bir ön rapor, "23 Nisan 2025 Orta Marmara Sırtı Depremi (Mw 6,2: 12.49 - 26 km Silivri Güneyi)" başlığıyla kamuoyuna duyuruldu.

Bu detaylı rapora göre, Marmara Denizi’nin orta kesiminde bulunan Orta Marmara Sırtı’nda, yaklaşık 13 kilometre derinlikte gerçekleşen deprem, yaklaşık 13 saniye boyunca sürdü. Bu olay, bölgedeki jeolojik dinamikleri ve olası riskleri anlamak adına büyük önem taşıyor.

Depremin Artçı Sarsıntıları ve Bölgesel Etkileri

Depremin ardından bölgede kaydedilen 291’in üzerinde artçı sarsıntı dikkat çekiyor. Bu artçıların, yaklaşık 40 kilometre uzunluğunda ve 12 kilometre genişliğindeki bir alan boyunca, ana fayın kuzeyinde yoğunlaştığı tespit edildi. Özellikle Kumburgaz Havzası ve kuzey bloktaki ikincil fay hatları üzerinde kümelenmiş bu sarsıntılar, bölgedeki gerilimi ve hareketlilik seviyesini gözler önüne seriyor. Bazı artçı depremler 30 kilometre derinliğe kadar ulaşmış durumda.

Depremin Lokasyonu ve Tarihsel Bağlantıları

Depremin gerçekleştiği bölge, en son 1766 yılında Doğu Sırt Kuzey Segmenti (Kumburgaz Fayı) ile Silivri Sırt Güney Sınır Fayı arasında deprem üreten alan olarak kayıtlara geçti. 2019 Silivri depremlerinin ardından bölgede gözlemlenen gerilim değişimleri ile 2025’te beklenen depremin lokasyonu arasında belirgin bir uyum olduğu vurgulandı. Bu durum, bölgedeki sismik hareketlerin tarihsel ve jeolojik açıdan tutarlılığını ortaya koyuyor.

Gerilimin Boşalması ve Fay Dinamikleri

Yapılan hesaplamalar, 1766’dan beri biriken sismik gerilimin yaklaşık %12’sinin bu depremle serbest bırakıldığını gösteriyor. Ayrıca, Kumburgaz Fayı’nda 3,7 metreyi bulan toplam birikmiş atımın sadece 0,3 metresinin bu olayla boşaldığı belirlendi. Bu da fayın büyük bölümünün hâlâ hareket halinde olduğunu ve büyük bir deprem tehdidinin devam ettiğini ortaya koyuyor.

Ana Şok ve Yer Değiştirme Özellikleri

Rapora göre, ana şok yaklaşık 20x12 kilometrelik bir alan üzerinde, 30 santimetrelik yer değiştirme ile gerçekleşti. Ulusal ve uluslararası gözlem kuruluşları, bu depremin sağ yanal doğrultulu faylanma karakteri taşıdığını rapor etti.

İvme Verileri ve Zemin Etkileri

Depremin en yüksek ivme değeri, İstanbul’un Küçükçekmece ilçesinde ölçüldü ve kuzey-güney yönünde 0,2 g seviyesinde kayıtlara geçti. Ayrıca, Eyüp, Marmara Ereğlisi ve Avcılar bölgelerinde de yüksek ivme değerleri raporlandı. En yüksek ivme değerleri, yaklaşık 50 kilometre uzaklıktaki deprem merkezinden 200 kilometre yarıçap içinde ölçüldü. Bu veriler, zemin özellikleri ve topoğrafya ile de bağlantılı olup, yeni nesil dinamik azaltım modellerine ihtiyaç olduğunu gösteriyor.

Fayda Gerçekleşen Hareketler ve Geleceğe Dair Yorumlar

Kumburgaz Fayı’ndaki analizler, 1766’dan itibaren bölgede biriken 3,7 metrelik toplam atımın sadece 0,3 metresinin bu depremle boşaldığını ortaya koyuyor. Bu durum, fayda büyük çaplı bir hareket olmadığını, ancak fayın büyük bölümünün hâlâ aktif olduğunu gösteriyor.

Gerilim ve Fayların Dağılımı

Gerilimin, özellikle Orta Marmara Çukuru yönünde yoğunlaştığı tespit edilerek, fay düzlemlerinde dar bir alanla sınırlı kalmayan gerilim birikiminin, bölgedeki deprem riskini artırdığı ifade edildi. Prof. Dr. Cenk Yaltırak, Kumburgaz segmentinin toplam uzunluğunun 80 kilometre olduğunu ve yalnızca küçük bir bölümde hareket yaşandığını belirtti. "Fayın büyük kısmı yerinde duruyor," diyerek, bu bölgenin büyük depremler açısından henüz hazır olmadığını vurguladı.

Deprem Senaryoları ve Tarihsel Deneyimler

Yaltırak, tarihsel örnekler ve bilimsel çalışmalar ışığında, çoklu kırılma ve zincirleme depremlerin giderek anlaşılır hale geldiğini belirtiyor. 1999 İzmit depreminin, üç fayın aynı anda kırılmasıyla oluşan büyük bir dizi deprem olduğunu hatırlatarak, "İlk ölçümler 7,4’tü, moment hesapları ise 7,5’i gösterdi. Ayrıca, Düzce kırılmadı ve bir ay sonra kırıldı. Eğer aynı anda kırılmış olsaydı, yıkım çok daha büyük olurdu" dedi.

Gelecekteki Deprem Senaryoları ve Risk Yönetimi

Yaltırak, 7.8 büyüklüğündeki deprem senaryosunun, korkutma amacıyla değil, bilimsel hesaplar ve mühendislik verileriyle ortaya konduğunu vurguladı. Bu rakamların, yüzlerce uzman ve akademik çalışmanın ürünü olduğunu hatırlattı. Ona göre, toplumun depreme hazırlıklı olması ve riskleri doğru anlaması büyük önem taşıyor. "Eğer şehirler 7,1’e göre tasarlandıysa, 7,8 olursa ciddi yıkımlar olur; 7,8’e uygun hazırlanırsanız, 7,1 olursa sorun yaşamazsınız" dedi.

Toplumun Algısı ve Bilgiye Yaklaşımı

Prof. Yaltırak, toplumun yanlış algılar ve duymak istediği bilgiler doğrultusunda hareket ettiğine dikkat çekerek, gerçekleri bilimsel verilerle anlatmaya çalıştıklarını belirtti. "İnsanlar duymak istediklerini dinliyor, bu da bilimden uzaklaşma anlamına geliyor" dedi. Ayrıca, doğanın keyfi olmadığını ve depremlerin, düzenli ve öngörülebilir riskler olduğunu hatırlattı. "Unutuldukça, deprem hatırlatıcı oluyor. Marmara’da 6,5 büyüklüğünde bir deprem olmayacak diyemeyiz. Olursa, bu bir tahmin değil, risk yönetimi meselesidir. En büyük riski tanımlayıp, önlemler almak zorundayız" diye ekledi.

Tepkiniz Nedir?

Beğen Beğen 0
Beğenmedim Beğenmedim 0
Aşk Aşk 0
Komik Komik 0
Kızgın Kızgın 0
Üzgün Üzgün 0
Vay Vay 0